Biyologlar Eczane Açabilir mi? Toplumsal Roller, Güç İlişkileri ve Bilginin Sınırları Üzerine Bir Sosyolojik Analiz
Bir sosyolog olarak her zaman şu soruyla yola çıkarım: “Toplumsal yapılar bireyleri mi şekillendirir, yoksa bireyler mi toplumu?”
Bu soru, sadece aileden eğitime kadar uzanan ilişkileri değil, mesleklerin nasıl tanımlandığını da kapsar.
Bugün bu merceği, sıklıkla merak edilen bir konuya çevirelim: Biyologlar eczane açabilir mi?
Bu soru, yalnızca hukuki bir mesele değildir; toplumun mesleklere yüklediği anlamları, kimlik sınırlarını ve güç ilişkilerini de derinlemesine yansıtır.
—
Toplumsal Normlar: Kim Ne İş Yapabilir?
Her toplum, meslekleri belirli normlar ve sembolik değerlerle sınırlar.
Eczacılık — tarihsel olarak — hem bilimsel hem de toplumsal bir güven alanıdır. İnsanlar, eczacıya yalnızca ilaç almak için değil, sağlık ve güvenlik hissi bulmak için giderler.
Bu nedenle toplum, bu mesleği “özel” bir konuma yerleştirir.
Biyologlar ise araştırmanın, deneyin ve doğanın derinliklerinin temsilcileridir.
Bir biyologun eczane açamaması yalnızca yasal bir kısıtlama değil, aynı zamanda toplumun “uzmanlık alanlarına sınır koyma refleksi”dir.
Toplum, bilgi alanlarını ayırarak düzeni koruduğuna inanır; tıpkı doktorların muayenehane açabileceği ama eczane işletemeyeceği gibi.
Bu durum, Émile Durkheim’ın “işbölümü teorisi”ni hatırlatır:
Her birey, toplumun işleyişinde belirli bir role sahiptir.
Bir biyoloğun eczane açamaması, aslında toplumun fonksiyonel düzeni koruma çabasıdır — çünkü bu sayede sistemin her parçası belirli bir alanda uzmanlaşır.
Ancak bu işbölümü, aynı zamanda bireysel hareket alanını sınırlar.
—
Cinsiyet Rolleri: Erkeklerin Yapısal, Kadınların İlişkisel Yaklaşımı
Toplumda meslekler yalnızca bilgiyle değil, cinsiyet rolleriyle de şekillenir.
Erkekler genellikle yapısal işlevlere — yani sistem kurma, strateji geliştirme, güç üretme — odaklanırken, kadınlar ilişkisel bağlara — yani iletişim, bakım, empati — yönelirler.
Eczacılık tam da bu iki yaklaşımın kesişim noktasındadır.
Bir erkek eczacı, eczaneyi işletme, stok yönetimi, sistem kurma yönünden ele alabilir.
Bir kadın eczacı ise danışmanlık, hasta ilişkileri ve toplumsal etkileşim açısından daha görünür bir rol üstlenebilir.
Bu farklılık, sosyolojik olarak bir ayrımcılığın değil, toplumsal işlevlerin cinsiyet temelli örgütlenmesinin göstergesidir.
Biyologlar arasında da bu farklılık gözlemlenir.
Erkek biyologlar genellikle yapısal araştırma alanlarında — genetik mühendisliği, endüstriyel biyoteknoloji gibi — konumlanırken, kadın biyologlar çevre, toplumsal sağlık ya da eğitim alanlarına yönelirler.
Bu dağılım, bireysel tercihlerden çok, toplumun “uygunluk” algısıyla şekillenir.
Bir kadın biyoloğun eczane açma isteği, aslında toplumsal rollerin sınırlarını zorlamanın bir ifadesi olabilir.
—
Kültürel Pratikler: Bilginin Meşruiyeti ve Sembolik Güç
Pierre Bourdieu’nün “sembolik sermaye” kavramını hatırlayalım:
Toplumda bilgi, yalnızca sahip olunarak değil, meşrulaştırılarak güç kazanır.
Eczacılık, yüzyıllardır tıpla ve devletle iç içe geçmiş bir bilgi alanıdır.
Dolayısıyla bir biyoloğun sahip olduğu bilimsel bilgi, eczacılık alanında “yetkili” sayılmayabilir.
Bu fark, bilginin içeriğinden çok, kimin o bilgiyi söylemeye hakkı olduğuyla ilgilidir.
Toplum, belirli diplomaları, kurumları ve otoriteleri bilgiyle ilişkilendirir.
Bir biyologun eczane açamaması, aslında “yetki alanlarının” toplumsal olarak çizilmesidir.
Bu durum, bilginin demokratikleşmesiyle ilgili önemli bir tartışmayı gündeme getirir: “Toplum kimin bilgi üretme hakkına sahip olduğuna nasıl karar verir?”
Bu soru, yalnızca eczacılıkta değil, bütün bilim dallarında geçerlidir.
Kültür, bilginin dolaşımını düzenler; kim konuşabilir, kim uygulayabilir, kim para kazanabilir — hepsi bu görünmez kurallarla belirlenir.
—
Toplumsal Dönüşüm: Yeni Roller, Yeni Kimlikler
Modern toplumlarda mesleklerin sınırları giderek bulanıklaşıyor.
Biyoteknoloji, genetik mühendisliği, farmasötik araştırmalar gibi alanlarda çalışan biyologlar, artık eczacılıkla doğrudan temas halinde.
Bu da yeni bir soruyu gündeme getiriyor: “Toplum, bilgi alanlarının yeniden paylaşımına hazır mı?”
Eczacılığın kapıları yalnızca eczacılara açık olabilir, ama gelecekte multidisipliner işbirlikleri kaçınılmaz görünüyor.
Belki de toplumun yapısı değiştikçe, bir biyologun eczane açma sorusu sadece yasal değil, toplumsal bir reform talebi haline gelecek.
—
Sonuç: Mesleklerin Sınırları, Toplumun Aynasıdır
Biyologlar eczane açabilir mi?
Bugün için yanıt büyük ölçüde hayır — ama bu “hayır”, toplumun bilgiye, güce ve kimliğe dair örgütlenme biçiminden kaynaklanır.
Bir mesleğin kapıları kime açıldığı, kime kapandığı, toplumsal değerlerin en açık göstergesidir.
Belki de asıl mesele, bir biyoloğun eczane açıp açamayacağı değil; toplumun bilginin sınırlarını nasıl koruduğudur.
Okuyucuya düşen soru ise şudur: “Biz kimin uzman olmasına izin veriyoruz — ve neden?”
—
Etiketler: #sosyoloji #biyoloji #eczacılık #toplumsalroller #cinsiyetveişbölümü #kültürelpratikler #bilgiegemenliği #meslekstatüsü