Mansıp ne demek Osmanlıca?
Sözlükte “atanılacak yer” anlamına gelir. Osmanlı teşkilatında vakıflardaki kadrolar için “cihet” kelimesi, devlet teşkilatındaki görevliler için ise “mansıb” (çoğulu “menâsib”) kelimesi kullanılırdı.
Peyâm ne demek Osmanlıca?
[1] Başkasından gelen haber, bilgi.
Mahzar ne demek?
Sözlükte “bulunma yeri, barış” anlamlarına gelen mahzûr kelimesi, fıkıh literatüründe “tarafların veya şahitlerinin hâkim huzurunda bir dava hakkında sundukları bilgi ve delillerin, itiraf, yemin veya inkârların yazıldığı belge ve defter” anlamında kullanılmaktadır.
Püryan ne demek Osmanlıca?
Püryan (orman şişi) Nun Puryan
Peyik ne demek TDK?
Kelime Anlamı: Peyk kelimesi, eski zamanlarda haberleşmede kullanılan, mesaj ileten veya ileten kişi veya haberci anlamına gelmektedir.
Peyveste ne demek Osmanlıca?
[1] Başardı, başardı. [2] Her zaman, her zaman.
Müzaraa nedir ne demek?
Sözlükte “toprağa tohum ekmek, ürün ekmek” anlamına gelen zer’ kökünden türeyen muzaraa kelimesi, bir fıkıh terimi olarak, toprak sahibi ile işçisi arasında tohum ekme ve ürünü belli bir oranda paylaşmayı öngören tarımsal ortaklık sözleşmesini ifade eder.
Müsahhar ne demek TDK?
Anlamı: “Musahhar” kelimesi Arapça kökenli bir kelime olup genel olarak “bir şeyin veya birinin yönetimi veya kontrolü altında olmak, bağımlı bir durumda bulunmak” anlamına gelir.
Mehreb ne demek?
(ﻣﻬﺮﺏ) i. (ar. hurūb “kaçış”tan, mehreb) Kaçılacak, sığınılacak, korunacak yer: Yolum kûhsâr u deryâ merkebim leng / Yörem Ağyâr u a’dâ mehrebim teng (Şeyhî).
Pera ne demek Osmanlıca?
Pera karşı tarafa geçmek istiyor.
Giryan ne demek?
Gözyaşı anlamına gelmeyen Farsça kelime. Farsçadaki “-an” eki fiili bizimkine benzetir. Bu ek “gözyaşı” anlamına gelen “girye” kelimesine eklenmiş ve kelime “giryân”a dönüşmüştür. Ortaya çıkan kelime “ağlamak, gözyaşı dökmek” anlamına gelir. “Ağlamak” anlamına gelen Farsça kelime.
Piruze ne demek Osmanlıca?
1. Mavi bir değerli taş, turkuaz. 2. Bu taşın rengi mavi, açık gök rengidir.
Meşam ne demek Osmanlıca?
(ﻣﺸﺎﻡّ) i. (Ar.şemm’den Meşāmm “koku almak”) Koku alma organı, burun: Fasl-ı bahâr-âsâ geldi nâ-geh meşâmm-ı âlemi / Muattar ser-be-ser ol gonca-i bâğ-ı ümîd yaptı (Nedim) .
Mübayin ne demek Osmanlıca?
Ayrı, farklı, farklı, farklı.
Men etmek ne demek Osmanlıca?
Birlik. geçişli f. (Ar. ban’ + Türkçe tun, eylem) yasaklamak, engellemek, önlemek: Karısının yasaklarını dinlemedi (Ömer Seyfeddin). Dönüşlerinde güzel bir şehadet yaşamaktan kendilerini alamadılar (Yahyâ Kemal).
Müttehem ne demek Osmanlıca?
1. Suçlamak, suçlamak. 2. Anlam kaymasıyla. Suçlanan, suçlanan: Bu suçlanan kadın ne derdi acaba? (Hâlit Z.